NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ عَبْدِ
اللَّهِ
الْمُخَرَّمِيُّ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الرَّحْمَنِ
بْنُ مَهْدِيٍّ
حَدَّثَنَا
عِمْرَانُ
الْقَطَّانُ
عَنْ
قَتَادَةَ
عَنْ أَنَسٍ
أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
اسْتَخْلَفَ
ابْنَ أُمِّ
مَكْتُومٍ
عَلَى الْمَدِينَةِ
مَرَّتَيْنِ
Enes'den demiştir ki:
Nebi (S.A.V.) İbn Ümmü
Mektum'u (a'ma olduğu halde) iki defa Medine'de yerine vekil bırakmıştır.
İzah:
Hattâbî'nin ifade
ettiği gibi, Fahr-i kâinat efendimiz ibn Ümmü Mektum'u yerine vekil bırakırken
devlet başkanlığı görevini üstlenmesi için değil, sadece namaz kıldırması,- bir
başka ifadeyle imamet-j süğra denilen namaz imamlığın) üstlenmesi için
bırakmıştır. Çünkü a'ma biri olan îbn Ümmü Mektum (r.a.)'un o devirde fahr-i
kainat efendimiz tarafından icra edilen devlet başkanlığı, hakimlik gibi
görevleri yerine getirmesi mümkün değildir.
Esasen, bir kimsenin
devlet reisi olabilmesi için, devlet reisinin görevini yerli yerince
getirmesine engel teşkil edecek bir vücut sakatlığının bulunmaması gerekir.
Yani devlet reisinin işitme görme ve konuşma yönünden sağlıklı olması şarttır.
Bu özellikleri taşımayan bir kimsenin devlet başkanı olamayacağı hususunda
mezheb imamları ittifak etmişlerdir.[el-Ceziri A. el-Fıkh alel mezahibi'l erbaa
V-416-417.] Şâfiîlerden bazıları a'manın halifeliğini caiz görmüşlerse de
Hidâye müellifi bir şahitte aranan şartların tümünün halifede de bulunmasının
şart olduğunu söylüyor. A'ma bir kimsenin namazda imamlık yapıp yapmayacağı
meselesinde mezheb imamlarının görüşünü 595 numaralı hadisin şerhinde
açıklamış olduğumuzdan burada tekrara lüzum görmüyoruz. İbn Abdil Berr gibi
bazı siyer âlimlerine göre, Hz. Peygamber İbn Ümmü Mektum'u on üç defa yerine
vekil bırakıp gitmiştir.
Hattâbî'ye göre, Hz.
Peygamber'in onu bu kadar çok vekil bırakmasının sebebi vaktiyle onun sorusuna
cevap vermemek suretiyle kırmış olduğu gönlünü kazanmak, bu yüzden uğramış
olduğu ilahi azardan kurtulmak arzusudur.